Zachary Heinzerling'in 2013 yapımı belgeseli Cutie and the Boxer evliliklerinin 40. yılındaki iki japon sanatçının New York'daki sıradışı olduğu kadar bir yandan da sıradan hayatlarını anlatıyor.
Ushio Shinohara (boxer), Noriko Shinohara (cutie) ve oğulları Alex Shinohara'nın boy gösterdiği belgesel, aktif sanata, zor bir yaşama, fedakarlıklara ve aşka dair enstantaneler içerirken görsel açıdan izleyiciyi tatmin etmeyi başarsa da 82 dk.lık süresi böyle kısır bir konu için uzun ve sanatkarlarla özdeşleşmeye çalışmak bunaltıcı gelebiliyor.
---Dikkat: İncelemenin bu kısımdan sonrası belgesel ile ilgili ayrıntılı bilgi (spoiler) içeriyor olabilir.---
Ushio Shinohara, hayatı boyunca sanatı aşağı görülmüş, kıymet bulamamış bir sanatçıdır. Ne Japonya'da ne de New York'da satış yapabilmektedir. Genç karısı Noriko ise Ushio'ya gönülden bağlı ama o da kendi sanatını yapmak isteyen "enteresan" bir kadındır. Parasızlıkla boğuşan çift bir yandan da Ushio'nun umarsızlığı ve alkol - eğlence sevdası yüzünden yıpranmaktadır. Noriko'nun "Cutie and the Bullie" adını verdiği çalışması onu yeniden hayata bağlamış ve Ushio'ya söz geçirebildiğine dair kendini inandırmasını sağlamıştır. Oğulları Alex'in de babası gibi alkol düşkünü olması, Ushio'nun inatçılığı, Noriko'nun huysuzluğu ve dırdırı derken günleri yokluk ve bıkkınlık içinde geçen çift yine de birbirlerini çok sevmekte ve bir sonraki sergileri için heyecanla çalıştıkça sanatla beraber birbirlerine duydukları aşk da canlanmaktadır. 5/10
"We are like two flowers in one pot."
Paylaşmak ister misiniz?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
♥ Değerli görüşlerinizi paylaştığınız için şimdiden teşekkürler ♥